2 Ocak 2013 Çarşamba

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ








OSMANLI DEVLETİ'NİN DURAKLAMA DÖNEMİ
1.  III.Murat  (1574-1595),     7.  III.Mehmet  (1595-1603),
   2.  I.Ahmet    (1603-1617),     8.  I.Mustafa   (1617-1618),
   3.  II.Osman(Genç) (1618-1622),   9.  I.Mustafa   (1622-1623),
   4.  IV.Murat   (1623-1640),     10.  I.İbrahim   (1640-1648),
   5.  IV.Mehmet  (1648)-1687),    11.  II.Süleyman (1687-1691),
   6.  II.Ahmet   (1691-1695)  ve 12.  II.Mustafa  (1695-1703)'dır.
Köprülüler Devri(1656-1683): Padişah IV.Mehmet zamanında sırasıyla Köprülü Mehmet Paşa, Fazıl Ahmet Paşa, Fazıl Mustafa Paşa ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam olmuştur.
Osmanlı Devleti İstanbul'un fethinden itibaren "Yükselme Devri" ni yaşadı. Bu parlak devir 1453'ten 1579'a kadar devam etti. 1579 yılında Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa'nın ölümüyle baş¬layan "Duraklama Devri" 1699'daki Karlofça Antlaşması'na kadar sürdü. 16. yüzyıl sonlarında başla¬yan hafif bir duraklama 17. yüzyılda daha da arta¬rak devam etti.
Gerçi bu yüzyılın sonuna kadar Osmanlı İm¬paratorluğu dünyanın en büyük güçlerinden biridir. Devletin sınırları daha da genişlemiş, dış görünüşü eski özelliğini ve görkemini korumuştur. Fakat iç ya¬pısında çok önemli bozukluklar ortaya çıkmıştır.
A. OSMANLI   DEVLETİ'NİN   DURAKLAMA NEDENLERİ
Osmanlı Devleti'nin Duraklama Devri'ne gir¬mesinde etkili olan faktörler iç ve dış nedenlerden oluşmuştur.
I. İÇ NEDENLER
a. Merkez Yönetiminin Bozulması
1. İmparatorluğun Karakteri: Osmanlı impa¬ratorluğu değişik ırk, dil, din ve kültürde olan millet¬lerden meydana gelmişti. Müslüman halk impara¬torluğu yönetiyor ve yeni topraklar fethediyordu. Fa¬kat zamanla yeni fethedilen yerlerde düzenli bir sis¬tem kurulamadı. Merkezden uzak yerlerin yöneti¬minde problemler ortaya çıktı. Sınırların genişleme¬si de aynı hızla devam etmedi. Devletin kuvvetli ve adaletli yönetimi devam ettiği sürece çeşitli milletler bir arada huzur içinde yaşıyordu. Fakat devlet dü¬zeninin bozulması ve kanunların tam olarak uygu¬lanmaması hoşnutsuzluklara neden oldu.
2. Padişahların Durumu : Merkeziyetçi mut¬lak imparatorluk karakterine sahip olan Osmanlı İmparatorluğu’nda bütün güç padişahlarda toplan¬mıştı. Dolayısıyla onların durumu ülkeyi doğrudan etkiliyordu. Osmanlı padişahları genellikle ülkeyi kendileri yönetir ve sefere ordunun başında gider¬lerdi Duraklama Devri’nde bu durum ortadan kalktı.
Sokullu Mehmet Paşa öldüğünde padişah III. Murat idi (1574-1595). Bu hükümdar zayıf iradeli bi¬risiydi. III. Murat devrinde devlet yönetimine saray kadınları karışmaya başladı, l. Ahmet (1603-1617) çocuk yaşta, 14 yaşında, hükümdar oldu. Bu zama¬na kadar şehzadeler sancağa çıkıp tecrübe kaza¬nırken l. Ahmet bundan mahrum kalmıştı, l. Mustafa (1617-1618) ve (1622-1623) yıllarında iki defa padişah olmasına karşılık hükümdarlık yapacak durumda değildi. II. Osman (1618-1622) iyi niyetli olmasına karşılık devlet yönetimi konusunda tecrü¬besizdi. II. Osman'da 14 yaşında hükümdar olmuş¬tu. IV. Murat (1623-1640) XVII. yüzyılın en değerli padişahı olmasına karşılık yeterli devlet adamları¬na sahip değildi.
l. İbrahim (1640-1648) uzun yıllar sarayda ka¬fes hayatı yaşadığından hükümdarlık konusunda çok eksikti. IV. Mehmet (1648-1687) yedi yaşında padişah oldu. Devlet işlerini tamamen Köprülülere bıraktı. Bu devrin Osmanlı padişahları devlet yönetimini kendi ellerinde tutmuyorlar ve ordunun başın¬da sefere gitmiyorlardı.
3.Veraset Usûlünün Değişmesi : Osmanlı Devleti'nin veraset yönetimi Duraklama Devrinde değişikliğe uğradı. Osmanlı klasik devrinde farklı olarak, l. Ahmet zamanında (1603-1317) padişahlı¬ğın babadan oğla değil, Osmanlı hanedanı içinde "ekber ve erşad" yani en büyük ve en akıllısına geçmesi esası benimsenmiştir. Bu sistemin kabu¬lünden sonra şehzadelerin sancağa çıkma usûlü kaldırılmış, onun yerine kafes usulü getirilmiştir. Sancağa çıkma usulünün kaldırılmasıyla şehzade¬ler saraya hapsedilmiş, yönetim konusunda tecrü¬be kazanmadan padişah olmuşlardır.
 Sancağa çıktıktan sonra hükümdar olan son padişah III. Mehmet'tir. Kafesten tahta çıkan ilk hükümdar da l. Ahmet'tir.
        {OSMANLI VERASET SİSTEMİDEKİ DEĞİŞMELER:
          * Osman ve Orhan Beyler zamanında ülke hükümdar ailesinin ortak malı idi.
          * I.Murat'tan itibaren ülke sadece padişah ve oğullarının sayıldı.
          * Fatih Sultan Mehmet en güçü olanın tahta geçme anlayışını getirdi. (Kardeş katliyle amaç ülkenin birliğini sağlayarak bölünmesini önlemek ve en güçlü olanın başa geçmesini sağlamaktı.)
          * I. Ahmet(Duraklama Devri) döneminde yapılan değişiklikle Osmanlı Hanedanı içinde en yaşlı ve akıllı olanın (EKBER ve ERŞED) padişah olması esası benimsendi.}
4.Devlet Adamlarının Yetersizliği : Bu dö¬nemde devlet adamlarının pek azı makamlarının gerektirdiği tecrübe ve bilgiye sahiptir. Önceki de¬virlerdeki gibi devlet adamlarında tecrübe ve bilgiye bakılmadan rüşvet ve iltimasla devlet makamları dağıtılmıştır. Sadrazamlar görevlerinde fazla kala¬mıyorlar ve azlediliyorlardı. XVII. Yüzyılda bu göre¬ve 61 kişi gelmiştir. Bunlar içinde sadrazamlık göre¬vinde dört saat kalanlar bile vardı. Halbuki bu za¬mana kadar geçen üç yüzyılda Osmanlı Devleti'nde 55 sadrazam görev yapmıştır.
S.Saray Kadınlarının Yönetimde Etkili Ol¬maları: Padişahların çocuk denilecek yaşta hüküm¬dar olmaları anneleri yani Valide Sultanların devlet yönetiminde etkili olmalarına neden olmuştur. Vali¬de Kösem Sultan ve Turhan Sultan bu dönemin meşhur şahsiyetleridir. Ayrıca padişah hanımlarının ve cariyelerin de yönetimde etkileri görülmüştür.
b) Eyalet Yönetiminin Bozulması :
Eyaletlere iltimas (kayırma) ya da rüşvetle ta¬yin edilen valiler, kadılar ve diğer görevliler bilgi ve tecrübe bakımından yeterli değillerdi. Bunlar gittik¬leri yerlerde halkı soyuyorlar, merkeze iyi görünmek için de bol bol hediyeler gönderiyorlardı. Her tarafta eşkıyalar türedi. Geniş ölçüde ayaklanmalar mey¬dana geldi. Halkın can, mal ve namus güvenliğinin kalmaması Osmanlı yönetiminde yeni problemlere neden oluyordu. XVII. yüzyılın başında I. Ahmet ta¬rafından çıkarılan "Adaletnâme" de bu durumun ön¬lenmesi için gerekli tedbirler belirtilmiştir.
c) Ordu ve Donanmanın Bozulması(Seyfiyenin Bozulması):
1- Devşirme Sisteminin Bozulması : Bu dö¬nemde Kanun-u Kadim'e aykırı olarak Yeniçeri Ocağı'na rast gele kişiler alındı. Yeniçerilerin sayısı artarken değerleri azaldı. III. Murat oğullarının sün¬net düğününde halkı eğlendiren bazı Hıristiyan hokkabaz ve cambazları Yeniçeri Ağası Ferhat Ağanın karşı çıkmasına rağmen ocağa aldı. Böyle¬ce o zamana kadar uygulanan devşirme sistemi bo¬zuldu. Devşirme sisteminin uygulanmaması sonu¬cunda askerlikle ilgisi olmayan kişiler ocağa girmiş ve ocağın disiplini bozulmuştu.
2- Yeniçeri İsyanlarının Artması : Özellikle XVII. yüzyılda yeniçeriler sık sık ayaklanarak ülke¬de askeri diktatörlük kurdular. Çıkardıkları isyanlar¬la istediklerini yaptırmaya başladılar. II. Osman'ın öldürülmesinden sonra etkilerini gittikçe artırdılar. Bu dönemden itibaren "Ocak devlet içindir" anlayı¬şının yerine "Devlet ocak içindir" anlayışı aldı. Bu durum II. Mahmut devrinde Yeniçeri Ocağı'nın kal¬dırılmasına kadar devam etti.
3- Eyalet Askerlerinin Öneminin Azalması :
Kapıkulu askerlerinin bozulduğu sırada eyalet as¬kerleri de tımarlarının dağıtılmasındaki adaletsizlik ve haksızlık yüzünden eski güçlerini kaybettiler. Dir¬likler beylerine, sancak beylerine ve savaşçı eyalet sipahilerine verilmesi gerekirken askerlikle ilgisi ol¬mayan saray mensuplarına ya da para bulmak ama¬cıyla mültezimlere veriliyordu. Dirlik sahipleri dirlikle¬rinin bulunduğu sancaklarda oturmuyorlardı.
XVI. yüzyılda tımarlı sipahilerin sayısı 140 bin kişi iken XVII. yüzyılda bu sayı yetmiş bine düş¬müştü. Bütün bunlar Osmanlı Devleti'nin hem aske¬ri kuvvetten mahrum kalmasına, hem de imparator¬luk ekonomisinin temeli olan tarım ve hayvancılığın gerilemesine neden olmuştur.
Tımarların ( Dirlik topraklar) dağıtımındaki adaletsizlik Tımarlı ordusunun bozulmasına,Tımarlı sipahilerin sayısının azalmasına, buna karşılık devletin daha fazla maaşlı asker(kapıkulu) almasına sebep oldu.
         AÇIKLAMA: Bu durum sadece ordunun bozulmasına değil, ekonomik, sosyal ve idari alanda bir problemin doğmasına sebeb olmuştur.
4- Osmanlı Donanmasının Bozulması : Os¬manlı donanması Barbaros Hayreddin Paşa'nın ve¬fatından sonra yerine denizci olmayan Sokullu Mehmet Paşa'nın tayin edilmesiyle XVI. yüzyılın ikinci yarısında bozulmaya başladı. Bundan sonra da denizcilikle ilgili olmayan kişiler donanmanın ba¬şına getirildi. Girit'in fethinden sonra da donanmaya önem verilmeli.
5. Askerlik Konusunda Avrupa'daki Geliş¬melerin Takip Edilmemesi: Avrupa'da XV. ve XVI. yüzyıllarda ordu ve donanma konusunda önemli ge¬lişmeler meydana geldi. Bu gelişmeler sonraki dö¬nemlerde de devam etti. Osmanlı Devleti ise XVIII. yüzyıla kadar bu gelişmelerden habersiz kaldı.
d) Eğitim Sisteminin Bozulması:
Osmanlı eğitim sisteminin duraklama devrin¬de, önceki devirlerdeki üstünlüğü devam etmedi. Avrupa Coğrafya Keşifleri, Rönesans ve Reform hareketleri ile büyük bir gelişme göstermişti. Os¬manlı uleması ise bu gelişmelere ayak uydurama¬dı. Tıp, felsefe, matematik, gibi bilimlerde ders oku¬tabilecek müderris yetişmedi. Pozitif bilimler tama¬men ihmale uğradı.
Medrese öğretimi yapmayan birçok kişiye ilmi rütbe verilmeye başladı. Rüşvet ve iltimas ulema arasında da görüldü. Bazı kişilerin yeni doğmuş ço¬cuklarına "müderrislik" payesi verildi. Böylece "be¬şik uleması" denilen yeni bir sınıf ortaya çıktı. Rüş¬vet ve iltimas o derece yaygınlaştı ki III. Murat'ın ve daha sonra oğlu III. Mehmet'in hocasının oğlu henüz küçük yaşta Mekke kadısı, arkasından İs¬tanbul kadısı tayin edildi. Bu çocuk iki ay sonra Anadolu Kazaskeri olduğunda henüz yirmi dokuz yaşındaydı. Diğer oğlu ise yirmi beş yaşında İstan¬bul kadısı oldu.
Bu devirde ulema nüfusunu kendi çıkarları için kullanmaya başladı. Bazen askerlere karşı, ba¬zen de askerlerle beraber saraya hücum ettiler.
e) Ekonomik Durumun Bozulması:
Duraklama devrinde maliye bozuldu ve gelir kaynakları azaldı. Masraflar ise giderek arttı. Bu durumun ortaya çıkmasında şunlar etkili oldu :
1.   Savaşlarda elde edilen ganimetlerin, ya¬bancı devletlerin verdikleri vergilerin ve he¬diyelerin azalması.
2.   XVII. yüzyılda savaşların uzun sürmesi ve genellikle yenilgiyle sonuçlanmasının sa¬vaş masraflarını arttırması.
3.  Saray masraflarının artması (Örneğin Ka¬nuni zamanında beş milyon akçe olan sara¬yın mutfak masrafı III. Murat devrinde yirmi bir milyon akçeyi bulmuştur.)
4.   Sık sık padişah değişikliği yüzünden, öde¬nen cülus bahşişlerinin artması.
5.  Kapitülasyonlar yüzünden gümrük gelirleri¬nin azalması.
6.   Savaşların uzun sürmesi, güvenliğin bo¬zulması, tımarların iyi yönetilememesi yü¬zünden toprak gelirlerinin azalması.
7.   İpek ve Baharat Yolunun önemini kaybet¬mesiyle gelir kaynaklarının azalması.
8.  Avrupalıların sömürge yoluyla elde ettikleri gelirler altın ve gümüş miktarını arttırdı. Bu durum Osmanlı parasının değerinin düşmesine neden olmuştur.
9.  Osmanlı Devleti'nin ihtişamına paralel ola¬rak ülkede lüks ve israfın artması.
10. Venedik ve Fransa'ya verilen kapitülasyon¬lardan sonra İngiltere ve Hollanda'ya kapi¬tülasyon verilmesi.
f) Toplum Yapısının Bozulması
Duraklamanın en önemli nedenlerinden biri de XVII. yüzyılda doruk noktasına ulaşan Celâli İsyan¬larıdır. Çıkan isyanlar sonunda halk büyük zararla¬ra uğramış, isyanların yoğunlaştığı yerlerde hayat çekilmez bir hal almıştır.
Tarım ve hayvancılık zarara uğrayınca önemli bir geçim kaynağı gelir getirmez olmuştur. Nüfusun hızla artması ile de Anadolu ve Rumeli toprakların¬da başıboş dolaşan binlerce insan ortaya çıkmış¬tır. İç isyanların bastırılmasında kullanılan yöntem¬ler de halkla devlet arasındaki güveni sarstı. Bütün bunlarla ahlâki, kültürel ve ekonomik açıdan bozuk¬luklar giderek yaygınlaştı.
11. DIŞ NEDENLER
a. İmparatorluğun Doğal Sınırlara Ulaşması:
Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyılın sonunda 20 milyon kilometre kareye ulaşan genişliğe ve 100 milyona yaklaşan bir nüfûsa sahip olmuştu. Osman¬lı impatorluğu bu dönemde çok kuvvetli devletlerle sınır olmuş, büyük denizlere ve çöllere kadar olan ülkeleri ele geçirmiştir. Bu durum devletin ilerleme imkânlarını sona erdirmiştir. Osmanlı İmparatorlu¬ğunun sınırları doğuda İran dağları, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne, Umman Denizinden Habeşistan'a ve oradan da büyük Sahra ve Fas'a uzanmıştır. Kuzeyde bütün Karadeniz kıyıları, Kırım yarımada¬sı, Ukrayna stepleri ve Macaristan'ın büyük kısmı ele geçirilmiş, batıda ise sınır Adriyatik ve Yunan Denizi'ne ulaşmıştı.
Osmanlı imparatorluğu güneyde Büyük Sahra ve Hint Okyanusu'nu aşamamış, doğuda İran Dağ¬ları doğal sınır oluşturmuş ve Safevi Devleti Os¬manlı ilerlemesini durdurmuştur. Batıda Osman¬lı'nın karşısına Avusturya, Lehistan, Venedik ve Roma Germen imparatorluğu çıkmıştır. Duraklama Devrinde doğuda ve batıda uzun süren savaşlara girilmiş ve bu savaşlarda doğru dürüst kazanç elde edilmemiştir. Kuzeyde gittikçe güçlenen Rusya’da önemli bir problem oluşturmuştur.
b. Avrupalıların Osmanlı Devleti'ne Karşı Olan Durumları :
Osmanlılar Rumeli'ye ayak bastıkları andan iti¬baren Avrupa Hıristiyan dünyasının tepkisiyle karşı¬laştılar. Zaman zaman ittifaklar kurarak Osmanlıların karşısına çıkan Avrupa orduları ilerleyişi durdurmak istedilerse de başarılı olamadılar. Balkanlarda bulu¬nan krallıklar Osmanlı ilerlemesini durduracak güçte olmamalarına karşılık XVI. yüzyıl Avrupa'nın güçlü devletleriyle mücadeleler başladı. Osmanlı ilerleyişi¬nin hızı kesilince Avrupalılar büyük saldırılara başla¬dılar.
c.   Avrupalıların  Bilim ve Teknikte ilerle¬meleri :
Avrupalılar Rönesans ve Reform hareketleri sonunda gelişmelerini engelleyen faktörleri ortadan kaldırdılar. Bilim ve teknik sahasında önemli geliş¬meler gösterdiler. Avrupa bu gelişmelerle ekonomi ve teknik sahasında çok güçlendi, fikir hayatı geliş¬ti. Askeri bakımdan büyük ordular kuruldu, yeni si¬lahlar yapıldı. Denizcilik sahasında önemli ilerleme¬ler meydana geldi.
Buna karşılık Osmanlı Devlet teşkilatı bozul¬muş, ordunun gücü ortadan kalkmış, bilim ve tek¬nik alanlarında ise önemli bir ilerleme meydana gelmemiştir.
d.  Avrupalıların Coğrafya Keşiflerini Ger¬çekleştirmeleri :
Avrupalılar XV. yüzyıl sonlarında ve XVI. yüz¬yılda coğrafya keşiflerini yaptılar. Keşfettikleri yerle¬rin değerli madenlerini Avrupa'ya taşıyarak sömür¬geciliğe başladılar. Bu durum Avrupa'nın zengin¬leşmesine ve sanayi için gerekli sermayeyi elde et¬melerine neden oldu.
Yeni ticaret yollarının bulunmasıyla da Avru¬palılar kendilerine gerekli mallan doğrudan almaya başladılar, İslâm ülkelerinin aracılığına ihtiyaç duy¬madılar. Bu durum başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere İslâm Dünyasının gümrük gelirlerin¬den mahrum kalmasına, dolayısıyla fakirleşmesine neden oldu.
Bütün bu nedenlerle Osmanlı Devleti "Durak¬lama Devri" ne girdi.
B. DURAKLAMA DEVRİ SİYASİ OLAYLAR: I. OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ (1577-1639)
Osmanlı devleti ile İran arasında Kanuni dö¬neminde 1555 Amasya antlaşması imzalanmış ve iki devlet arasında bir barış dönemi açılmıştı. Barış dönemi 1577 yılına kadar sürdü. 1577'de başlayan Osmanlı-İran Savaşları dört döneme ayrılır:
a.   1577-1590 Iran Savaşları (III. Murat Dönemi)
(1590 Ferhat Paşa Antlaşması)
Sebebi: Şah II.İsmail'in Amasya Antlaşmasını bozarak,Anadolu halkını Osmanlılara karşı kışkırtması, Şah Tahmasb'ın 1576'da ölümü üzerine İran'da taht kavgaları başlaması. III. Murat İran üzerine sefe¬re çıktı. Osmanlı orduları Aşağı Kafkasya'dan bü¬yük topraklar elde ederek Hazar denizine kadar ilerlediler.
Şah II.İsmail'in yerine geçen Şah Abbas barış istedi.İranlıların barış isteği üzerine 1590 Ferhat Pa¬şa ya da İstanbul Antlaşması imzalandı. Bu antlaş¬maya göre:
Maddeleri: 1-Tebriz,Karabağ,Tiflis ve Nihavent Osmanlılarda kaldı.
                  2-Osmanlı Devleti sınırlarını doğuda Hazar Denizi'ne kadar genişletti.Azerbaycan,     
Yorum: Bu antlaşma ile Osmanlı devleti doğuda en geniş sınırlarına ulaştı.
b.  1603-1611 Iran Savaşları(I.Ahmet Dönemi)
(1611 Nasuh Paşa Antlaşması);
1590 Ferhat Paşa antlaşması 13 yıl sonra bo¬zuldu.
Osmanlı devleti batıda Avusturya ile savaşa başlamıştı. Şah Abbas bundan faydalanarak Ferhat Paşa antlaşmasıyla Osmanlı devletine bırakılan yerleri geri almak istedi. İran, Tebriz ve Erivan'ı al¬dı. Osmanlı Devleti önceleri İran’a karşılık vereme¬di. Çünkü:
-   Avusturya ile savaş halindeydi.
-   Anadolu'da Celali İsyanları artmıştı.
Şah Abbas bundan da faydalanarak Diyarbakır ve Musul çevresine kadar ilerledi. Sonuçta İran’la 1611 Nasuh Paşa Antlaşmasını imzalandı.
Buna göre:
1.   Osmanlı devleti Ferhat Paşa antlaşmasıy¬la aldığı yerleri İran'a geri verdi.
2.   Buna karşılık İran, Osmanlı devletine yılda 200 deve yükü ipek vermeyi vaat etti.
c. 1617-1618 İran Savaşları (I.Ahmet+I.Mustafa+II.Osman Dönemleri)                        
(1618 Serav Antlaşması)
Sebebi: İran'ın vaat ettiği ipeği göndermemesi ve Osmanlı elçisini tutuklaması
  Savaş : Osmanlı ordusu pusuya düştü.
   Sonucu: SERAV ANTLAŞMASI imza edildi.(1618)
           Maddeleri: 1- İranın vergisi 100 yük kumaşa indirildi.
                  2- Sınırlar Nasuh Paşa Antlaşmasına göre belirlendi.
d.  1622-1639 İran Savaşları (IV.Murat Dönemi) (1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması)
17. yy'da İran'la yapılan savaşların en uzun süreli olanı bu dönemde gerçekleşti. Bu savaşlar İranlıların hileyle Bağdat'ı işgaliyle başladı.
Bağdat'ta isyan eden Bekir Subaşı, valiyi öldü¬rerek şehri eline geçirdi. Sonra Bekir Subaşı Şah Abbas'tan yardım istedi. Böylece Bağdat işgal edil¬miş oldu.
Bağdat'ın işgali üzerine İran’la 17 yıl süren sa¬vaşlar başladı. Savaşın ilk yılları IV. Murat'ın ço¬cukluk dönemine rastladı, İran böylece ilk yıllar bü¬yük başarılar elde etti. Sonraları IV. Murat İran me¬selesine önem vermiş ve İran üzerine iki sefer dü¬zenlemiştir.
a. Revan Seferi (1635) : IV. Murat bu sefer ile Doğu Anadolu ve Revan'ı İran'dan geri aldı.
b. Bağdat Seferi (1638):  Bu seferle Bağdat geri alın¬dı. Bu sırada Şah Abbas ölmüştü. Yerine geçen ye¬ni şah barış istedi. Böylece 1639 Kasr-ı Şirin Ant¬laşması imzalandı. Buna göre:
1.  Azerbaycan ve Revan İran’a bırakıldı.
2.   Bağdat Osmanlılarda kaldı.
3.   İranla-Osmanlı   devleti   arasında  Zağros dağlan sınır kabul edildi.
Yorum : 1.  Bu antlaşma Osmanlı devleti ile İran arasında uzun süre bir barış devri açtı.
2.   Bu antlaşma ile Zağros dağlan iki dev¬let arasında tabi sınır oldu.
3.   Bugünkü Türkiye-İran sınırı da büyük ölçüde bu antlaşma ile çizilen sınır esasına dayanır.
II. OSMANLI - VENEDİK İLİŞKİLERİ
Akdeniz'de ekonomik ve askeri üstünlük kur¬mak, bu denizin kıyısında bulunan devletler arasın¬da büyük bir rekabet doğurmuştur. Bu rekabete Fa¬tih döneminden sonra güçlü bir biçimde Osmanlılar da katıldılar ve 16. yüzyılda Doğu ve Orta Akde¬niz'in en büyük deniz gücü durumuna geldiler. Ora¬larda çok uzun bir süre egemen olmuş Venedik'in nüfuzunu sildiler. Ancak Ege ve Akdeniz arasında büyük bir ada olan Girit, hâlâ Venediklilerin elinde idi. Bu adaya egemen olmak Ege Denizi başta ol¬mak üzere bütün doğunun güvenliği için şarttı. 1571 de Kıbrıs alındıktan sonra Girit'in de bu gü¬venlik kuşağının bir öğesi olması gerekti.
Osmanlı hükümeti Hac yolculuğuna giden ve Sarayda önemli bir görevi olan Kızlarağası Sümbül Ağanın Malta korsanlarınca esir edilip eşyalarının Venedik'in elinde bulunan Girit'te satılması üzerine bu adaya Sultan İbrahim'in padişahlığı döneminde çıkarmayı başlattı (1645). Tabiî asıl amaç devlet için çok hayatî önemi olan bu adanın kazanılması idi. Böylece Venedik ile savaş duru¬muna girildi. Girit Osmanlıların ana üslerine uzaktı. Devletin iç durumu ve özellikle maliyesi çok bozul¬muştu. Ayrıca Venedik denizciliği 17. yüzyılda ileri teknikler kullanıyordu. Bundan dolayı Girit Seferi 1669 yılına kadar sürdü. Özellikle 1675 yılına ka¬dar bunalımlı anlar yaşandı.
Girit adım adım fethedilirken Venedikliler de Çanakkale Boğazına üç kez hücum ettiler (1648,1651 ve 1656 yıllarında). Venedik Donanması İnebahtı'dan sonra ilk kez  Osmanlı Donanmasını Çanakkale'de ağır bir yenilgiye uğrattı.Bir ara¬lık Venediklilerin İstanbul önlerine gelmesi tehlikesi bile belirdi. Ama 1656 da Vezir-i azam olarak ata¬nan Köprülü Mehmet Paşa'nın enerjik tutumu ile Venedikliler Ege denizinden atıldılar. Mehmet Pa¬şa'nın oğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, babasının ölümünden sonra vezir-i azamlığa getirilince Girit sorunu çözüldü. Adanın fethi tamamlandı. Vene¬dik'le yapılan barışla (1669) Girit üzerindeki ege¬menliğimiz tanındı. Artık Akdeniz'in Sicilya Adasının doğusundan itibaren tümü XIX. yüzyıl sonlarına kadar tam anlamı ile bir Türk gölüdür.
1. Girit'in fethinden sonra Osmanlı donanma¬sı ciddi bir şekilde ihmale uğradı.
2. 17. yüzyılda Osmanlı Devleti II. Viyana ku¬şatmasından sonra başlayan Kutsal ittifak¬la yapılan savaşlar sırasında Venedikliler¬le yeniden mücadele etmiştir.
III. Osmanlı - Lehistan İlişkileri (1620-1676):
XVII. yüzyılda Lehistan'a  (Polonya) iki sefer yapıldı. Bu¬nun birincisi Genç Osman ikincisi ise, IV. Mehmet (Avcı) zamanında oldu. Lehistan(Polonya) Sokollu Mehmet Paşa zamanında Osmanlı himayesine alınmıştı. 1587'de Osmanlı himayesinden çıkan Lehistan Erdel, Eflak ve Boğdan'ın iç işlerine karışınca II.Osman bu ülke üzerine sefer düzenledi.
a. Genç Osman'ın Lehistan Seferi ve Hotin Antlaşması (1620) : Lehistan 1587'de Osmanlı hi¬mayesinden kurtulmuştu. Bundan sonra Lehistan her fırsattan yararlanarak Osmanlı egemenliğinde bulunan Boğdan, Erdel ve Eflak beyliklerinin işleri¬ne karışmaya başladı. Genç Osman zamanında (1618-1622) Lehlilerin Boğdan işlerine karışması üzerine Lehistan seferi başladı. Genç Osman'ın ko¬muta ettiği bir Osmanlı ordusu Yaş yakınında Leh ordusunu yenerek Hotin Kalesi'ni kuşattı. Burada yapılan bir meydan savaşı, yeniçerilerin gevşeklik¬leri yüzünden iyi bir sonuç vermedi. Bunun üzerine Lehlilerle Hotin Antlaşması yapılarak sefere son ve¬rildi (1620). Bu antlaşmaya göre:
1. Lehliler ve Osmanlılar birbirlerinin toprakla¬rına tecavüz etmeyeceklerdi.
2.   Lehliler eskiden de olduğu gibi Kırım Hanına yılda 40 bin duka altını vergi vereceklerdi.
b. IV. Mehmet Zamanında Yapılan Lehistan Seferi (1672-1676) : Hotin antlaşmasından sonra iki devlet arasında elli yıl süren bir barış devri baş¬ladı. 1672'de Ukrayna Kazakları yüzünden Lehli¬lerle Osmanlı devletinin arası yeniden açıldı. Lehli¬lerin, Türk himayesinde bulunan Kazaklara saldır¬maları üzerine IV. Mehmet ve Fazıl Ahmet Paşa'nın komuta ettikleri bir Osmanlı ordusu Lehistan içlerine kadar ilerlerdi. Lehistan şehirleri yağma edildi. Bunun üzerine Lehliler barış istediler. 1672 tarihinde imzalanan Bucaş Antlaşması'na göre:
1.   Lehliler, Podolya arazisini Osmanlılara bı¬raktılar.
2.   Yılda 22 000 altın vergi vermeyi kabul ettiler.
Fakat Lehistan Diyet meclisi bu antlaşmanın para maddesini kabul etmedi. Leh Kralı Jan Sobiyeski yeniden saldırılara başladı. Savaş dört yıl devam etti. Sonunda Osmanlı devleti vergi madde¬sinden vazgeçerek Podolya arazisini almakla yetin¬di. Bucaş Antlaşması yeniden imzalandı (1676).
Bucaş Antlaşması Osmanlı Devletinin toprak¬larına toprak kattığı en son antlaşma olmuştur. Bu antlaşmanın imzalanmasından bir süre sonra baş¬layan İkinci Viyana kuşatması dolayısıyla Lehistan savaşları yeniden başlamıştır.
Osmanlı-Lehistan ilişkisinde bir başka olay 1638 II. Viyana kuşatması sırasında ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Ordusunun Viyana’yı kuşatmasıyla Avusturya Hıristiyan alemini Viyana'nın yardımına çağırdı. Bu çağrıya Lehistan 80 bin kişilik ordusuy¬la katıldı. Az sonra Leh Ordusu Osmanlı Ordusunu arkadan vurdu. Böylece, Osmanlı ordusu bir anda iki ateş arasında kaldı. Sonuçta Osmanlı ordusun¬da panik çıktı. Ordu dağınık şekilde geri çekilmeye başladı.
IV. Osmanlı- Avusturya İlişkileri :
Sokullu devrinde Avusturya ile yapılan antlaş¬ma ile Avusturya ile savaşlara son verilmişti (1568). Avusturya ile yapılan antlaşma 1593 yılında bozul¬du. Bu tarihte başlayan savaşlar XVII. yüzyıl bo¬yunca devam etti.
a. 1593-1606 Avusturya Savaşları (III.Murat, III.Mehmet ve I.Ahmet Dönemleri): Bu sa¬vaşın nedeni Bosna Beylerbeyi Hasan Paşa'nın Avusturya'ya yaptığı bir akın sırasında pusuya dü¬şürülerek şehit edilmesidir. Bunun üzerine III. Mu¬rat devrinde Avusturya ile savaşlar yeniden başladı (1593). Savaşın ilk döneminde Osmanlı hükümdarı olan III. Mehmet devlet adamlarının ricasıyla kendi¬den önceki padişahlar II. Selim ve III. Murat sefere çıkmadığı halde ordunun başına geçti. Osmanlı or¬dusu önce Eğri'yi aldı. Eğri kalesine yardıma gelen Avusturya ordusu Haçova Savaşı'nda büyük bir bozguna uğradı (1596).
NOT: Haçova meydan Savaşı Osmanlı tarihinde zaferle sonuçlanan  SON büyük meydan savaşıdır.
Bundan sonra da Kanije ve Estergon fethedildi. Avusturyalılar Kanije'yi almaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar. Kale komutanlığına bırakılan TİRYAKİ HASAN PAŞA kaleyi kuşatan Ferdinand'ı az bir kuvvetle yenilgiye uğrattı.
Avusturyalıların barış istemesi üzerine Osmanlı Devleti doğudaki İran Savaşları ve Anadolu'da Celâli isyanları nede¬niyle Zitvatoruk Antlaşması şartlarını kabul etti (1606).
1.   Eğri, Kanice ve Estergon Osmanlı Devleti'ne bırakıldı.
2.  Avusturya'nın Kanuni devrinde itibaren Osmanlı Devleti'ne verdiği 30 000 altınlık vergi kaldırılacak, buna karşılık Avusturya bir defaya mahsus iki yüz bin kara kuruş savaş tazminatı ödeyecekti.
3.  Avusturya Arşidükası Mukaddes Roma Germen İmparatoru olarak kabul edilecek ve protokol bakımından Osmanlı Padişahına eşit sayılacaktı. Bundan böyle Avus¬turya İmparatorlarına Roma Çesarı denile¬cekti.
Önemi:
Osmanlı Devleti'nin bu şartları kabul etme¬sinde doğuda İran’la savaşılması, Anado¬lu'da da Celâli isyanlarıyla uğraşılması et¬kili olmuştur.
Avusturya İmparatoru, Osmanlı Padişahı¬na eşit duruma gelmiştir.
Savaşın uzun süre devam etmesi Osmanlı Devleti'ni Kanuni devrindeki gücünü kay¬bettiğini ortaya koymuştur.
Osmanlı Devleti'nin Avusturya üzerindeki siyasi üstünlüğü sona ermiştir.
b. 1662-1664 Avusturya Savaşları (IV.Mehmet Dönemi):
Zitvatorok Antlaşması ile sağlanan barış uzun süre devam etti. Fakat Erdel Beyi Rokoçi 1658'de isyan etti. Bu isyan Köprülü Mehmet Paşa tarafın¬dan bastırıldı. Rokoçi ise Avusturya'ya sığındı. Rokoçi'nin kışkırtmaları ile Osmanlı - Avusturya Sava¬şı başladı (1662). Fazıl Ahmet Paşa komutasındaki ordu Uyvar (Neuhoesel) kalesini kuşatarak aldı. Avusturya'nın barış istemesiyle Vasvar Antlaşması yapıldı (1664). Buna göre :
1.   Erdel, Osmanlı Devleti'ne bağlı kalacak.
2.  Osmanlı Devleti'nin gösterdiği aday, Avus¬turya tarafından Erdel beyi olarak tanına¬caktı.
3.  Avusturya, ikiyüzbin kara kuruş savaş taz¬minatı ödeyecekti.
4.  Avusturya'dan alınan Uyvar ve Novigrad Osmanlılarda kalacaktı. Zerinvar kalesi ise Avusturya'ya bırakılacaktı.
c. İkinci Viyana Kuşatması (1683) (IV.Mehmet Dönemi):
Avusturya savaşlarının yeniden başlamasının nedeni Macaristan olaylarıdır. Macaristan'ın Avus¬turya'ya kalan bölgesinde yaşayan Macarlar Avus¬turya İmparatoru l. Leopold'in baskısına uğradılar. Mezhep özgürlüğünün kaldırılmasından etkilenen Macarlar İmre Tökeli başkanlığında ayaklanarak Osmanlılardan yardım istediler. Sadrazam Merzifonlu Karar Mustafa Paşa, bir asırdır ciddi zaferlere susamış ve eski devirlerdeki fütuhatı özleyen ordu ve toplumun etkisiyle Viyana'yı kuşattı, l. Leopold Almanya içlerine çekilince Viyanalılar kendilerini sa¬vundular. Papa, Hıristiyan dünyasını Viyana'nın yar¬dımına çağırdı. Osmanlı ordusu 60 gün boyunca şehre 18 büyük yürüyüş yapmıştı. Merzifonlu Viya¬na'nın yağma edilmesini istemediğinden son yürü¬yüşü devamlı geciktiriyordu. Viyana'nın imdadına Lehistan Kralı Jan Sobiyeski yetişti. Kırım kuvvetle¬rinin yeterli gayreti göstermemesi ile Türk ordusu iki ateş arasında kaldı. Osmanlı Ordusu büyük bir bozguna uğrayarak Belgrat'a kadar çekildi. Dağılan kuvvetleriyle Belgrad'a çekilen Merzifonlu IV.Mehmet'in emriyle idam edildi.
Osmanlı ordularının başarısız olmalarında :
1. Kuşatma için gerekli topların getirilmemesi.
2. Avrupalı devletlerin Viyana'nın yardımına gelmeleri.
3. Merzifonlunun son yürüyüşü sürekli gecik¬tirmesi.
4. Şehrin güçlü surlarla çevrilmiş olması etkili olmuştur.
Önemi:
1. Galip gelebilecek Osmanlı ordusu, içteki bozulmanın orduya yansıması ile tarihimizdeki en büyük bozgunlarından birine uğradı.
2. Osmanlı   Devleti'nin   Avrupa   üzerindeki yaptırım gücü sona erdi.
3. Osmanlı Devleti'ne karşı Avrupa'nın güçlü devletleri "Kutsal ittifak" kurarak saldırıya geçtiler.
4. Osmanlı Devleti, Avrupa karşısında top¬rak kaybetmeye başladı.
5. Batıda Türklerin yenilebileceği ve Avrupa'dan atılabileceği düşüncesi doğdu. Böylece Türklerin SAKARYA SAVAŞI'na kadar sürecek bir geri çekilme süreci başlamış oldu.
d. Kutsal İttifak ve Savaşlar (1683-1699):
Kutsal ittifak Devletleri ile Osmanlı Devleti arasındaki savaşlar yaklaşık 16 yıl sürdü. (Bu arada IV.Mehmet yeniçerilerin isyanıyla tahttan indirildi. Yerine sırasıyla II.  Süleyman, II.Ahmet ve II.Mustafa padişah oldular.) Viyana bozgunu Papa'nın da gayretleriyle Os¬manlı Devleti'ne karşı Haçlı Birliği'nin kurulmasına neden oldu. Avusturya, Venedik, Lehistan, Rusya ve Malta bu birliğe katıldılar. Venedikliler Mora'ya ve Dalmaçya kıyılarına, Rusya Azak çevresine, Le¬histan Podolya ve Boğdan'a Avusturya ise Macaris¬tan ve Erdel bölgelerine saldırdı. 16 yıl süren sa¬vaşlarda Osmanlı orduları hemen her yerde yenil¬di. Padişah II. Mustafa (1695-1703) bizzat sefere çıktıysa da başarılı olamadı, İngiltere ve Felemenk elçilerinin aracılığıyla Belgrat civarındaki Karlofça kasabasında Avusturya, Venedik ve Lehistan dele¬geleri ile Karfofça Antlaşması yapıldı (1669).
1.  Temeşvar ve Banat hariç bütün Macaris¬tan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya bırakıldı.
2.   Podolya ve Ukrayna Lehistan'a bırakıldı.
3.   Karlofça Antlaşması 25 yıl sürecek ve Avus¬turya'nın garantisi altında bulunacaktı.
4.   Mora ve Dalmaçya kıyıları Venedik'e verildi.
Ruslarla da Karlofça Antlaşması'nı tamamla¬yan İstanbul Antlaşması imzalandı (1700).
1.  Azak kalesi ve çevresi Rusya'ya bırakıla¬caktı.
2.   Ruslar savaş sırasında işgal ettikleri yerle¬ri geri vereceklerdi.
3.   Rusya İstanbul'da bir elçi bulundurabilecekti.
4.   Ruslar Kudüs'ü serbestçe ziyaret edebile¬ceklerdi.
Önemi :
1. Karlofça ve İstanbul antlaşmaları ile Os¬manlı Devleti ilk defa toprak kaybına uğradı.
2. Avrupa,  Osmanlı  baskısından kurtularak karşı saldırılara geçme imkânı buldu. Osmanlı Devleti'nin Duraklama devri sona erdi. Gerileme devri başladı.
3. Osmanlı Devleti'nin askeri gücünün yeter¬sizliği tamamen anlaşıldı.
4. Rusya, Azak çevresini elde ederek Kara¬deniz'e çıkma imkânına kavuştu.
5. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılda Karlofça ve İstanbul Antlaşması ile kaybettiği toprakları geri alabilmek amacıyla Avusturya, Venedik ve Rusya ila savaşlar yaptı.
6. Macaristan'ın kaybedilmesiyle Osmanlı Devleti'nin Orta Avrupa egemenliği sona erdi.
7. Kutsal ittifakla yapılan savaşlar sırasında sefere çıkan II. Mustafa ordusunun başın¬da sefere çıkan son Osmanlı Padişahıdır.
8. Karlofça Antlaşması, Osmanlı topraklarını paylaşmayı hedef alan ilk devletlerarası  antlaşmadır.
C. OSMANLI DEVLETİ'NDE DURAKLAMA DEVRİ İÇ İSYANLARI :
Osmanlı Devleti'nde XV. ve XVI. yüzyıllarda da iç isyanlar çıkmasına rağmen devlet örgütünün düzenli ve ordunun kuvvetli olması sayesinde bu ayaklanmalar kısa sürede bastırılabilmişti. XVII. yüzyılda idari, askeri, ekonomik bozuklukların etki¬siyle çıkan isyanların etkileri çok daha önemli oldu. Bu isyanlar karakterleri ve nedenleri yönünden üç kısımdan olmuştur.
l. İstanbul İsyanları : İstanbul isyanları genel¬likle kapıkulu askerleri (Yeniçeri ve sipahiler) tara¬fından çıkarılmıştır, İstanbul’da çıkan bu isyanlara bazen ulema, medrese öğrencileri ve halk da katıl¬mıştır.
İstanbul İsyanlarının Çıkmasında :
1. Cülus bahşişi ve ulufe dağıtımında meyda¬na gelen aksamalar,
2. Maaşların düşük değerli paralarla verilmesi.
3. Ocak devlet içindir" anlayışının yerine "Devlet ocak içindir" anlayışının geçerli ol¬ması.
4. Yeniçeri ve sipahilerin, menfaatlerine ters düşen Padişah, Veziriazam ve devlet adamlarını görevlerinden uzaklaştırmak is¬temeleri.
5. Devlet adamları ve ulemanın birbirleriyle mücadelelerinde yeniçeri ve sipahilerin kış¬kırtmaları etkili olmuştur.
İstanbul isyanlarının temeli Fatih devrine ka¬dar çıkmaktadır. Fatih'in tahta çıkışı sırasında ye¬niçeriler Cülus bahşişi için ayaklandılar. İsteklerinin kabul edilmesiyle her hükümdar değişikliğinde Cü¬lus bahşişi verme geleneği ortaya çıkmıştır.
Yeniçeriler Yavuz zamanında ve Kanuni'nin ölümünden sonra II. Selim'in tahta çıkışı sırasında ayaklandılar. Bu ayaklanmalar yeniçerilerin devlet içindeki güçlerini anlamalarına neden olmuş ve sık sık isyan çıkmıştır. Özellikle Sokullu'nun ölümün¬den sonra İstanbul isyanları giderek yoğunlaşmış¬tır. Bu isyanlar III. Murat, Genç Osman, IV. Murat ve IV. Mehmet zamanlarında oldu.
III. Murat zamanında çıkan isyanın nedeni yeniçerilere ayarı düşük akçelerle (kırpık ve züyuf akçe) ulufe verilmek istenmesidir. Yeniçeriler bunu bahane ederek ayaklanmışlar ve istekleri yerine getirilmiştir.
Yeniçerilerin ulufelerinin verilmesiyle hazine zor duruma düştüğünden sipahi maaşları sonraya bırakıldı. Sipahiler bunun üzerine saraya yürüdü¬ler. Meydana gelen kargaşa sırasında saray bos¬tancıları ve muhafızları tarafından yüzlerce sipahi¬nin öldürülmesiyle isyan bastırıldı.
Genç Osman (II. Osman) Hotin seferi sırasın¬da (1620) Yeniçerilerin durumunu görmüş ve ordu¬da ıslahat yapmaya karar vermişti. Ancak tecrübe¬siz ve genç olduğundan ıslahat için yeterli hazırlığa sahip değildi. Genç Osman yeniçeri ocağını kaldı¬rarak yeni bir ordu kurmayı planlamıştı. Bunun için hacca gitmeyi, dönüşte de Mısır ve Suriye'den as¬ker toplayarak Yeniçeri Ocağını kaldırmaya karar verdi. Bu düşünce hanımları vasıtasıyla saray ve dışarıda duyulunca Yeniçeriler isyan ettiler. Genç Osman'ı tahttan indirerek l. Mustafa'yı yeniden hü¬kümdar yaptılar (1622). İsyan, Genç Osman'ın öl¬dürülmesiyle sonuçlandı.
1. Bu isyan, İstanbul isyanlarının en önemlisidir. Yeniçeriler ilk defa bir Osmanlı Padişahını öldürmüşlerdir.
2. Genç Osman'ın öldürülmesi yeniçeri ocağı¬nın tarihi boyunca bir leke olarak kalmıştır.
İstanbul isyanları, IV. Murat zamanında da devam etti. IV. Murat'ın tahta çıktığı sırada hazine iyi durumda olmadığından Cülus Bahşişi dağıtılamadı. Yeniçerilerin isyanı üzerine, saraydaki altın ve gümüş eşya eritilerek para kesildi ve dağıtıldı. 1632'de yeniden ayaklanan yeniçeri ve sipahiler Vezir-i azam Hafız Ahmet Paşa'yı öldürdüler.
1656 yılında IV. Mehmet devrinde ayaklanan sipahiler, padişaha devlet işleriyle bizzat ilgilenmesi gerektiğini söylediler. Ülkenin içine düştüğü duru¬mu anlatarak, bu durumun sebebi olarak gördükleri 30 saray görevlisinin idamını istediler. Bu olaylar sonunda idam edilenlerin cesetleri Sultanahmet Meydanındaki bir çınar ağacına asıldığı için bu is¬yana Çınar Olayı (Vaka-i Vakvakiye) denildi.
II. Celâli İsyanları : Yavuz Sultan Selim dev¬rinde Bozuklu (Yozgat) Celâl binlerce taraftan ile isyan etmişti. Bu isyan bastırıldı ise de, daha sonra Anadolu'da meydana gelen iç isyan ve karışıklıklara Celâli İsyanları denildi. Osmanlı Duraklama Devrinde Celâli İsyanları devletin bütün kurumlarını ve toplumu olumsuz yönde etkiledi. Celâli İsyanlarının Nedenleri :
1. İktisadi durumun ve para ayarının bozulması
2. Vergi adaletsizliği nedeni ile köylülerin "çift bozan" olarak toprağını terk etmesi ve eşkıyalığa başlaması
3. Dirlik  sisteminin   bozulmasıyla,   güvenliği sağlamakla görevli yeniçeri, sipahi ve sekbanların halka zulmetmeleri.
4. Kadıların, yardımcılarının (naib) ve sancak beylerin  Anadolu halkı ile kaynaşamamaları.
5. Anadolu'da tarım, sanat ve ticaret hayatının gerilemesi.
6. Haçova zaferi (1596) sonunda askeri yoklama yapılarak firarilerin belirlenmesi ve bu kişilerin Anadolu'ya kaçmaları.
En büyük Celâli isyanları XVI. yüzyılın sonlarında başladı ve XVII. yüzyılın ortalarına kadar devam etti. Büyük isyanlar Karayazıcı, Canbolatoğlu, Kalenderoğlu, Katırcıoğlu, Abaza Mehmet Paşa,Tavil Ahmet, Gürcü Nebi, Deli Hasan tarafından çıkarılmıştır.
Celali   isyanları   karşısında  Osmanlı   Devlet adamları olayların nedenlerini  inceleyip, tedbir alacakları yerde kuvvet ve şiddet yoluyla isyanları bastırmayı   amaçladılar.   Padişahlar  adalet nameler ile olayları önlemeyi amaçladılar. İsyanlar sırasında devlet otoritesini sağlamak amacıyla binlerce isyancı öldürüldü.
Celâli İsyanları Sonunda :
 Anadolu'da can ve mal güvenliği kalmadı.
 Köylüler haraca bağlandığı gibi halkın malı yağma edildi.
 Anadolu'da vergiler düzenli olarak toplanamadı.
 Avusturya ve İran'la yapılan savaşlar sırasında içeride isyanlarla uğraşıldı.
 IV. Murat devrinde Padişahın merkezde yönetimi tamamen eline alması isyanların ortadan kalkmasında etkili oldu.
 İsyanların olumlu yanı bazı devlet adamla¬rının İmparatorluğun bu kötü gidişi üzerin-de düşünmelerinin sağlanması oldu.
 Tımar sistemi bozuldu.
Yorum : İstanbul isyanları ile Celâli isyanları şahıs¬lara yönelik olarak yapılmış, devlet düze¬nini değiştirmek amaçlanmamıştır.
III. Eyalet İsyanları : XVII. yüzyılda Anadolu ve Rumeli dışında Yemen, Bağdat, Kırım, Eflak, Boğdan ve Erdel'de meydana gelen isyanlardır. Devlet bu isyanla¬rı zorlukla bastırabildi. Feodal beyler ve yeniçerile¬rin ileri gelenleri burada devlete karşı ayaklanarak yarı bağımsız duruma geldiler.
    Sebepleri:
1. Devlet otoritesinin zayıflamasıyla eyaletlerdeki yerel yöneticilerin devletten ayrılma istekleri,
2. Yöneticilerin olumsuz tutum ve davranışlarına halkın tepki göstermesi
3. Vergilerin devlet denetimi dışında artırılmak istenmesi
    NOT: Bu isyanları Fransız ihtilalinden sonra başlayan "Milliyetçilik" hareketleriyle karıştırmamak gerekir.  Çünkü bu dönemde MİLLİ DEVLET kurma fikri ortaya çıkmamıştır.
D. ISLAHAT HAREKETLERİ :
XVI. yüzyıl sonlarında devlet düzeninin ve toplum yapısının bozulması şeklindeki gelişmelerin farkına   varılmış   ve   XVII.   yüzyılda    dönemin imkânlarına göre bazı tedbirler alınmıştır. Osmanlı Devlet Adamlarının Islahat Yapmak İstemelerinin Nedenleri:
Osmanlı Devletinin savaşlarda eskisi gibi etkili olamaması, devlet otoritesinin zayıflaması sonucu, sık sık isyanların baş göstermesi, ekonomik durumun bozulması gibi nedenlerle Osmanlı devlet adamları
ıslahat yapma gereği duydular.
ISLAHAT YAPAN PADİŞAHLAR:
I. Genç Osman (II. Osman)'m Islahatları :
Genç Osman Padişah olduğunda ilk önce sade bir hayat kurdu. Fatih devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından Şeyhülislam Esat Efendi'nin ve Pertev Paşa'nın kızlarıyla evlendi. Özellikle Yavuz devrin¬den itibaren padişah saray dışında evlenmedikle¬rinden bu davranış önemli bir değişiklik oldu. Ulema sınıfının yetkisini azaltarak, padişahın zamana göre yasaları koyabilme gücünü artırmak istedi.Bunların siyasetle uğraşmalarını ve devleti zayıflatmalarını önlemek istedi.  Kapıkulu Ocağını kaldırarak yerine Anadolu ve Suriye'deki Türklerden oluşan "milli bir ordu"kurmak ve yönetimi devşirmelerin etkisinden kurtarmak istedi. Ancak niyetlerini farkeden yeniçeriler tarafından tahttan indirilerek öldürüldü. (1622).
Kapıkulu Ordusunun kaldırılmak istenmesi Osmanlı tarihindeki ilk ciddi ıslahat girişimidir
II. IV. Murat'ın Islahatları :
IV. Murat'ın Padi¬şahlığının ilk döneminde devlet yönetimi Valide Kö¬sem Sultan'ın elinde kalmıştı. 1632 yılında yirmi yaşında iken devlet yönetimini tamamen eline alan IV. Murat o zamana kadar görülen bozuklukları or¬tadan kaldırmaya çalıştı. Bu dönemde:
 Yeniçeri ve sipahi zorbalar ortadan kaldı¬rıldı.
 İçki ve tütün yasaklandı.
 İstanbul'un asayişi sağlandı.
 Anadolu'daki Celâli isyanları sona erdirildi.
 Devrin devlet adamları ve alimlerine bo¬zuklukların nedenlerini araştıran raporlar hazırlattı.
Bunların en önemlisi Koçi Bey tarafından kaleme alınan "Risale" adlı eserdir.      
IV. Murat kuvvet ve şiddet yoluyla ülkede otoriteyi sağladı. Ancak Koçi Bey'in tavsiyelerini yerine getirmeye fırsat bulamadan genç yaşta vefat etti (1640).
ISLAHAT YAPAN SADRAZAMLAR:
I. Kuyucu Murat Paşa :
Kuyucu Murat Paşa I. Ahmet devrinde sadrazam oldu. Celâli isyanları¬nın çoğalması üzerine Avusturya ile anlaşma yap¬tıktan sonra (1606) Anadolu'ya geçerek askeri ted¬birleri almış ve altmış bin kadar kişiyi cezalandıra¬rak isyanları bastırmıştır. Ancak Kuyucu Murat Paşa'nın yaptığı ıslahat isyanları temelden çözmeyi amaçlamadığı için, isyanlar yeniden çıkmıştır.
II. Tarhuncu Ahmet Paşa'nın Islahatı :
Tarhuncu Ahmet Paşa IV. Mehmet devrinde sadrazam oldu. 1652 yılında sadrazamlık görevine geldiğinde önce maliyeyi ele aldı. Bütçe hazırlayarak devletin gelirlerinin 24 milyon, giderlerinin 25,5 milyon altın olduğunu gördü. Mali defterlerin on yıllık incelenmesi sonunda bütçe açığının saray masraflarının çokluğundan ve gereksiz olarak verilen hediye ve bahşişlerden geldiğini anladı. Tarhuncu bütçeyi denkleştirme için saray harcamalarını azaltmaya çalıştı. Fakat çıkarları elden giden çevrelerin faaliyetleri sonucunda idam edildi.
III. Köprülüler Devrinde Islahatlar:
Tarhuncu'dan sonra işbaşına gelenlerin başarısızlığı üzerine Valide Turhan Sultan'a Vezir Köprülü Mehmet Paşa tavsiye edildi. Köprülü, devleti bu durumdan kurtaracağını, ancak bazı şartları olduğunu söyledi. Saraydan istediği şartlar şunlardı.
1.  Saray, devlet işlerine karışmayacaktı.
2.   Devlet işleriyle ilgili olarak saraya sunacağı her teklif kabul edilecekti.
3.   Devlet memurlarına istediği kimseleri atayacaktı.
4.   Hakkında bir şikâyet olursa önce kendisine sorulacak, savunması alındıktan sonra bir karar verilecekti.
 Köprülü Mehmet Paşa, ileri sürdüğü bu şartlarla tam bağımsız bir sadrazam olarak istediklerini yapabileceği bir ortam hazırlamayı amaçlamıştır.
Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazamlığı döne¬minde (1656-1661):
 İstanbul'da ulema arasındaki dini tartış¬mayı sona erdirerek ortalığı yatıştırdı.
 Girit kuşatması nedeniyle Venedikliler Ça¬nakkale Boğazı'nın abluka altına almışlar¬dı. Yapılan mücadelelerde bu abluka kal¬dırıldı. Venedikliler tarafından işgal edil¬miş Limni, Bozcaada ve İmroz'u geri aldı. Girit'e asker ve cephane gönderdi.
 Erdel Beyi Rakoçi'nin isyanı bastırıldı.
 Köprülü'nün başarıları üzerinde Anado¬lu'da bağımsız yaşamaya başlamış bey¬lerbeyi ve sancak beyleri onun Erdel'de bulunduğu sırada Abaza Hasan Paşa'nın etrafında toplanarak Padişaha şikâyette bulundular. Kanlı savaşlardan sonra asi¬ler itaat altına alındı.
 Köprülü Mehmet Paşa'nın politikası da Kuyucu Murat Paşa ve IV. Murat gibi kuv¬vet ve şiddet yoluyla ülkede asayişi sağla¬maktı.
Köprülü Mehmet Paşa'dan sonra oğlu Fazıl Ahmet Paşa sadrazam oldu (1661-1676). Bu devirde de;
 Erdel yüzünden Avusturya ile savaşlar ya¬pılarak Vasvar Antlaşması imzalandı (1664).'
 Girit'in fethi gerçekleşti (1669).
 Podolya'yı Osmanlı topraklarına katan Bucaş Antlaşması yapıldı.
Fazıl Ahmet Paşa’dan sonra Köprülü ailesinden;
 Merzifonlu Kara Mustafa paşa (1676-1683)
 Fazıl Mustafa Paşa (1683-1691)
 Amcazade Hüseyin Paşa (1691-1699)
 Sadrazamlık makamına getirilmiştir
Islahatların Genel Özellikleri:
1) XVII. yüzyıl ıslahatları fazla gelişme imkânı bulamamıştır.
2) Osmanlı Devleti'nin duraklamasına çö¬züm getirilememiştir.
3) Kuvvet ve şiddet yoluyla ülkede asayişin sağlanması amaçlanmıştır.
4) Islahatlarda Avrupa etkisi olmamıştır.
5) Islahatlar şahıslara bağlı kalmış, devlet adamları  görevden  ayrıldığında  her şey yeniden bozulmuştur.
6) Islahatlar halka mal edilememiştir.
7) Islahatlar padişahların yetersizliği, yenilik karşıtı olan Yeniçeri ocağı, ulema ve saray kadınlarının tepkisinden dolayı başarıya ulaşamamıştır.Islahatların başarılı olmamasında :
1) Islahat yapan devlet adamları ve padişah¬ların uzun süre işbaşında kalamamaları.
2) Çıkarları elden giden çevrelerin entrika ve isyanlarla ıslahatlara tepki göstermeleri etkili olmuştur.
Kuyucu Murat Paşa, IV. Murat ve Köprü¬lüler kuvvet ve şiddet yoluyla ülkede gü¬venliği sağlamayı amaçlamışlardı.
Gerileme Dönemi
18. yy. OSMANLI DEVLETİ
Gerileme Dönemi Padişahları:
 1)-  II. Mustafa     (1695-1703)  (IV. Mehmet'in oğlu)
 2)-  III. Ahmet       (1703-1730)  (IV. Mehmet'in oğlu)
 3)-  I. Mahmut     (1730-1754)  (II. Mustafa'nın oğlu)
 4)-  III. Osman       (1754-1757)  (II. Mustafa'nın oğlu
 5)-  III. Mustafa     (1757-1774)  (III.Ahmet'in oğlu)
 6)-  I. Abdülhamit  (1774-1789)  (III.Ahmet'in oğlu)
 7)-  III. Selim       (1789-1807)  (III.Mustafa'nın oğlu)
18. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Genel politikası:
Osmanlı devleti Karlofça ve İstanbul antlaşmaları ile birçok yerleri kaybetmiş, bu hal, o zamana kadar hiç toprak kaybetmemiş olan ve geçmişi başarılarla dolu olan Osmanlı devletine çok ağır gelmişti.
Osmanlı devleti 18. yy. çok büyük toprak kaybederek girmişti.II. viyana kuşatması sonunda çıkan son savaş ayrıca iç bünyede her bakımdan önemli bozukluklara sebep olmuştu.
Avusturya, Lehistan, Rusya ve Venedik’e toprak vermek zorunda kalan Osmanlı devleti bu kayıpları telafi etmek için; kuzeyde Rusya, batıda Venedik ve Avusturya, doğuda İran ile savaşa girmiştir. İran’la savaşa girmesinin en önemli nedeni batıda kaybettiklerini doğuda telafi etmektir.
İç bünyede başlayan bozukluklara karşı devlet adamları 18. yy. başlarından itibaren bazı önlemler aldılar. Bu çabalar belli bir süre için olumlu sonuçlar getirdi.
Hatta 18. yy. ilk yarısında belli ölçüde bir düzelme bile olmuştur. Osmanlı devleti bu dönemde kaybettiği toprakları geri almanın yanında batı bilim ve teknolojisinden yararlanmaya başlamıştır.
   18. YÜZYILIN ÖZELLİKLERİ:
  1)- Osmanlı Devleti 18. yüzyıla ilk defa toprak kaybeden bir devlet olarak girdi(KARLOFÇA). Bu yüzden
      bu yüzyılın başlarında kaybettiği toprakları geri alma çabasına girdi.
  2)- Osmanlı Devleti 17. yüzyılda en çok AVUSTURYA ile savaşmıştı. 18. yüzyılda ise en çok RUSYA ile
      savaşacak.
  3)- Kanuniden beri dostumuz olan Fransa 18. yüzyılın sonlarında(1798) Mısır'a saldırınca bu ülke ile ilişkilerimiz bozulacak.
  4)- Bu yüzyılda Osmanlı Devleti'nin toprak kaybı hızlanacak, Avrupa'nın bilim ve tekniği alınmaya çalışılsa da yeterli olmayacak, sonuçta Osmanlı Devleti Avrupa'nın üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalacak.
Edirne Olayı ve III. Ahmet’in Padişah Olması
II. Mustafa Karlofça Antlaşmasından sonra Edirne’ye çekilmişti. Devlet işleri Şeyhülislam Feyzullah Efendinin eline kalmıştı.
Şeyhülislam bu durumdan yararlanarak yakınlarını önemli devlet memurluklarına getirmişti.
Bu sırada padişahın Edirne’de oturması, orada saraylar yaptırması birçok kişiyi telaşa düşürmüştü. Bunun üzerine Şeyhülislamın düşmanları ve çıkarları elden gidenler harekete geçerek padişahın İstanbul’a gelmesini istediler.
II. Mustafa İstanbul’a gelmemiş, bunun üzerine İstanbul’da cebecilerin etkin olduğu askeri bir isyan çıkmıştır.
Şeyhülislamın düşmanları bundan yararlanarak halkı ayaklandırdı. Edirne üzerine yüründü, şeyhülislam önce hapsedildi, sonrada idam edildi.
Asiler II. Mustafa’yı tahtan indirerek yerine III. Ahmet’i padişah yaptılar.(Bu olay cebeciler olayı olarak ta adlandırılır.)
18. yy. Avrupa’nın Durumu ve Osmanlı Devleti
III. Ahmet padişah olduğu sırada Avrupa’da Önemli gelişmeler olmaktaydı. İngiltere, Fransa ve Avusturya arasındaki İspanya tahtının veraseti konusunda başlayan anlaşmazlık 1701 yılında savaşa dönüştü.
İngiltere ve Osmanlı devleti arasında iyi ilişkiler devam ediyordu.
Venedik ise Mora’yı almasına rağmen Akdeniz ticareti önem kaybettiğinden çökmeye başlamıştı. Portekiz ve İspanya önem kazanmaya başlamıştı.
Avusturya ise Fransa ve Osmanlı devleti arasında oldukça yıpranmıştı. Lehistan, Osmanlı devleti ile dostça siyaset izlemeye başlamıştı. İsveç kralı Şarl Rusya ile çekişmeye başlayınca Osmanlı devletini doğal müttefiki ve dostu sayıyordu.
Bütün bunların dışında önemli bir güçte Rusya’ydı. Hem Avrupa hem de Osmanlı devleti için önemli bir tehlike haline gelmekteydi. Karadeniz’e açılmaya çalışıyordu.
Rusya’nın Batı Siyaseti
Rusya’nın başında bulunan Çar Petro, ülkesini Avrupa’nın en güçlü devleti haline getirmek istiyordu. Bunun yolununsa denizlere açılmaktan geçtiğini biliyordu.
Karadeniz’e açılma konusunda istediği gelişmeleri sağlayamayan Petro kuzeye dönerek Baltık denizine açılmak gayesi ile İsveç ile mücadeleye girişti.
Bu amaçla Lehistan’ı kullanmak isteyen Rusya kral seçimlerine karıştı.
Bu durum İsveç-Rusya savaşlarına sebep oldu. İsveç başarılı olarak Lehistan tahtına Stanislar Lehsinski’yi seçtirdi.
İsveç’in Lehistan ile uğraşmasından yararlanarak Rusya Baltık kıyılarına kadar ilerledi. İsveç Kralı XII: Şarl (Demirbaş Şarl) Rusya ile savaşa girişti. Paltova’da (1709) yapılan savaşı İsveç kaybetti.
Şarl savaş alanından kaçarak Osmanlı devletine sığındı. Ruslar İsveç kralını takip ederek Osmanlı topraklarına girdiler.
Osmanlı devleti Karlofça Antlaşmasını bozmamak için İsveç’e yardım yapmamıştır. Fakat Osmanlı topraklarında yaşamasına izin vermiştir. Ruslar ise Osmanlı tebaası olan Ortodoksları kışkırtmaya başladılar.
Osmanlı-Rus İlişkileri
18. yy. Rusya’nın bazı girişimleri ve Osmanlı Devleti aleyhine yürüttüğü siyaseti iki ülke arasında gerginliğin temelini oluşturur.
Osmanlı Aleyhine Rusya’nın siyaseti:
1. Orta Asya üzerinde yayılmak istemesi
2. Balkan toplumlarını kışkırtarak Slavlaştırmak istemesi (Panslavizm)
3. Osmanlı topraklarında ki Ortodoksları himaye altına almak istemesi
4. Açık ve sıcak denizlere inmek istemesi
Rusya Aleyhine Osmanlı siyaseti:
 İstanbul antlaşmasını geçersiz kılmaya çalışarak, kaybettiği toprakları geri alabilmek.
Yukarıdaki sebeplerden ötürü 18. yy. Osmanlı en çok Rusya ile karşı karşıya gelmiş ve savaşmıştır.
Prut Seferi ve Antlaşması ( III. Ahmet Dönemi)
Rusya, Osmanlı devleti ile yapacağı mücadele için Ortodoksları kışkırtmaya başladı.
Osmanlı devleti ise İstanbul antlaşmasını değiştirmek için savaşa bahane arıyordu. Sadrazamlığa Baltacı Mehmet Paşa getirilmişti.(1710)
  Rusya’nın başında bulunan Çar Petro, Eflak ve Boğdan beylerini, isyana kışkırtıyordu.
Bütün bu sebeplerden ötürü Rusya’ya savaş ilan edildi. (1711)
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa 100.000 kişilik bir orduyla Eflak’a girdi. Aynı zamanda Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Karadeniz’e açıldı. Kırım hanlığı ordusu da Prut civarına geldi.
Çar Petro ve Rus ordusu Prut ırmağı kıyısında abluka altına alındı. Rus ordusu çaresiz durumdaydı.
Çar barış isteğinde bulundu. Kırım hanı ve İsveç kralı barış taraftarı değildi, fakat Baltacı Mehmet Paşanın .
1. Yeniçerilere güvenmemesi
2. Kuşatmanın uzun sürmesi ve yeni bir kutsal ittifak kurulacağı endişesi
3. Rusların ateş gücü yüksek silahlarının kaybı artıracağı endişesi
Sebepleriyle barışa karar verildi.
Prut Antlaşması (1711)
1. İstanbul antlaşması ile Ruslara verilen Azak kalesi geri alınacak.
2. Ruslar İstanbul’da devamlı elçi bulunduramayacak.
3. Rusya Lehistan’ın iç işlerine karışmayacak.
4. Demirbaş Şarl ve maiyeti serbestçe geri dönebilecek.
5. Osmanlı esirleri serbest bırakılacak.
Yorum:Anlaşmanın şartları çok hafiftir.Rusya savaş meydanında yenilmesine rağmen diplomasi alanında zafer kazanmıştır. Ordusunu imhadan kurtaran Rusya Baltık, Kafkasya ve Orta Asya’ya ilerlemeye başladı. Böylece Anadolu doğudan Rus tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Pasorofça Antlaşması (1718) ( III. Ahmet Dönemi)
Osmanlı devleti Prut seferinin kaybettiği toprakların geri alınmasındaki başarıyı görünce Mora’nın kurtarılmasına yöneldi.
Mora’yı elinde tutan Venedik bölgedeki Rumlara eziyet ediyordu. Rumlar Osmanlı devletinden yardım istediler.
Venedikli korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırması bahane edilerek savaş ilan edildi.(1715)
Silahtar Ali Paşa Mora’nın önemli kaleleri olan Modon, Koron ve Navarin’i aldı. Böylece Mora’nın fethi tamamlandı. Girit üzerindeki Venedik etkisine son verildi.
Osmanlı devletinin başarısından telaşa düşen Avusturya karlofça Antlaşmasının bozulduğunu ileri sürerek Venedik’in kaybının ödenmesini istedi.
Sadrazam Ali Paşa’nın ısrarı ile Avusturya’ya savaş ilan edildi. (1716) Osmanlı ordusu Macaristan’a girdi. Peter Varadin’de Prens Ojen’e karşı başarılı olunamadı.
Osmanlı ordusu dağıldı, savaş ağırlıkları Avusturya ordusunun eline geçti. Belgrat kuşatıldı. Avusturya orduları Sırbistan üzerine yürümeye başladı. Şartların Osmanlı aleyhine geliştiği bu ortamda yönetim değişikliği oldu ve başa barış yanlısı Damat İbrahim paşa sadrazam oldu. İngiltere ve Felemenk hükümetlerinin araya girmesi ile Pasorafça Antlaşması yapıldı.
Maddeleri:
1. Yukarı Sırbistan, Belgrat ve Banat Avusturya’ya verildi.
2. Mora yarımadası ve Girit iskelesi Osmanlı devletinde kaldı.
3. Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyılarındaki bazı iskeleler Venedik’e verildi.
4. Yapılan anlaşma 24 yıl geçerli olacak.
Önemi:Osmanlı devleti Avrupa’ya geçişte çok önemli bir üstü olan Belgrat’ı kaybetti. Venedik ise Çanakkale boğazı ve Ege’den uzaklaştırıldı. 24 yıl sürecek bu anlaşma ile Lale devri başlamıştır. Avusturya’nın balkanlardaki etkinliğinin artması üzerine Eflak ve Boğdan merkeze daha bağlı hale getirilmiş, sınır boylarına seraskerler atandı, balkan halkının üzerindeki vergiler artırıldı, kaleler tamir edildi.
Osmanlı- İran İlişkileri
Savaşların sebepleri:
1. Batıda kaybedilen toprakları doğuda telafi etmek
2. İran da ki karışıklılıklardan yararlanma isteği
3. İran Şahı’nın İran'da ki Sünnileri zorla Şiileştirmek istemesi ve Sünnilerin Osmanlıdan yardım isteği
4. Rusların Kafkaslardaki ilerleyişine engel olmak.
İran bu karışıklıkları yaşarken doğuda Afganlılarla, kuzeyde Ruslarla savaş halindeydi. Dağıstan’da ise isyanlar sürüyordu. Osmanlı sınırında hemen tedbirler almaya girişti. Bu durumdan yararlanan Rus çarı Petro Kafkaslara inerek Derbent ve Batum’u işgal etti.
Osmanlı ise Hay ve Kirmanşah taraflarını alarak Kafkasya’ya girdi. (1723) Osmanlı ve Rusya karşı karşıya geldi.
Fransa’nın arabuluculuk çabalarına rağmen Ruslar Bakü’ye girdi. Osmanlı ise Gürcistan fetihlerine başladı. Fransa’nın tekrar arabuluculuğu  bir araya gelindi. Rusların teklifi ile İran’ın iki devlet arasında paylaşılmasına karar verildi.
İstanbul Antlaşması (İran Mukasemenamesi) –1724- ( III. Ahmet Dönemi)
1. Ruslar, Dağıstan ve Hazar kıyılarını işgal edecekler.
2. Osmanlılar, İran’ın batı illerini, gence, Karabağ, Revan ve Tebriz’i alacaklardı.
Bu anlaşma ile ilk kez Ruslarla ittifak yapıldı.
İki taraf da paylarına düşen bölgeleri işgale girişti.Fakat Sünnilerin yaşadığı bölgelerin Ruslara bırakılıp, Şiilerin yaşadığı bölgelerin alınması sadrazamın eleştirilmesine sebep oldu. O sırada Şah Hüseyin’in yerine geçen Şah Tahmasb iki devletle de savaşa girişti. İran şahı Tahmash doğu bölgelerindeki Afşar Türklerinden yardım istedi.İran ile savaş halinde olan Afganlılar Osmanlı devletine baş vurarak Afgan kralı Eşref Hanın İran şahlının onaylanması durumunda İstanbul anlaşmasını tanıyacaklarını ilan ettiler.
           Ahmet Paşa Antlaşması –1732- (I. Mahmut Dönemi)
İran toprak kayıpları üzerine doğudaki Afşarlardan yardım istedi. İranlılar birtakım topraklarını geri aldılar. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa barış taraftarıydı, ordunun başında sefere katılmıyordu. Bu durum patronu Halil isyanına sebep oldu (1730) III. Ahmet tahtan indirildi yerine I.Mahmut geçti (1730). Yapılan savaşlar ile Tebriz, Hamedan geri alındı. İran barış istemek zorunda kaldı.
Maddeleri:
1-Genci, Tiflis, Dağıstan Osmanlılarda kalacak.
2.Tebriz,Kirmaşah, Hamedan, İran’a verilecek.
Bu antlaşma İran halkını memnun etmedi. İran şahı Tahmasb tahtan indirilerek, Afşar hanı Nadir Şah’ın  oğlu Abbas tahta çıktı.
Önemi:Bu antlaşma ile İran sınırı yeniden düzenlenmiş ve İran tahtında değişiklik olmuştur. Yeni seçilen İran şahı antlaşmayı tanımadığını ilan etmiştir.
Yönetimi ele geçiren Nadir han güçlü bir orduyla Bağdat’ı işgal etti fakat geri çekildi. Birkaç başarı daha kazanan Nadir şah şahlığının onaylanması halinde eski sınırlarda anlaşılabileceğini ilan etti. Rusya ve Avusturya ile savaş halinde olan Osmanlı devleti bu teklifi kabul etti.Kerden (II. Kasr-ı Şirin Antlaşması) ile 1639 Kasr-ı Şirin anlaşmasındaki sınırlara geri dönüldü. İran da Sünnilere yapılan baskılar sona erdi.
Belgrat Antlaşmaları –1739- (I. Mahmut Dönemi)
Osmanlı Avrupa da barışı istemesine rağmen Rusya rahat durmuyordu. Prut antlaşmasına rağmen Lehistan’ın iç işlerine karıştırmış III.Ogüst'ü leh kral seçtirmişti. Ayrıca Osmanlı devletini paylaşmak için Avusturya ile gizli
antlaşmalar yapıyordu.
Avusturya’nın Emeli:
Bosna Hersek ve Sırbistan’ı alarak Akdeniz’e inmektir.
Rusya Prut antlaşmasını bozarak Azak bölgesini işgal etti. Osmanlı Rus savaşı başladı. Avusturya Osmanlılara savaş ilan etti. Osmanlı Belgrat’ı Avusturya’dan geri adlı.Avusturya orduları Sırbistan ve Eflak2tan çıkarıldı. Rusya Kırımı işgal ederek bölgede katliam yaptı. Avusturya tarafından   yenilgiye uğratıldı. Ruslar kırımdan çıkarıldı ve ağır yenilgiler aldılar.Fransa’nın arabuluculuğu ile Belgrat antlaşması yapıldı.
Avusturya ile Belgrat Antlaşması –1739-
1. Avusturya Banat yaylası hariç (temeşvar eyaleti) Pasarofça ant. ile aldığı bölgeleri geri verecek.
2.  Devam eden savaşta Avusturya Rusya’ya yardım etmeyecek.
İsveç’in Osmanlı lehine savaşa hazırlanması v4e tek başına kalması üzerine Rusya Fransa’nın arabuluculuğu ile barışa razı oldu.
Rusya ile Belgrat Antlaşması –1739-
1. Ruslar savaşta elde etmiş oldukları toprakları Osmanlı devletine geri verecek.Yalnızca Bug ırmağı ile Dinyeper arasındaki arazi Ruslara bırakılacak
2. Azak kalesi Ruslarda kalacak, fakat Ruslar bu kaleyi yıkacak ve yerine yeni bir kale yapmayacaklar.
3. Buna karşılık Rusya Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacak.
4. Rus çarı protokol bakımından Avusturya imp. ve Fransa kralına eşit sayılacak.
5. Anlaşma 27 yıl geçerli olacak.
Önemi:Her iki antlaşmada Osmanlı’nın 17.yy da imzaladığı son şerefli antlaşmadır.Osmanlı devleti devrin iki büyük devletine karşı koyabileceğini göstermiştir. Ruslar Karadeniz’in bir Türk gölü olduğunu onaylamışlardır. Otuz yıl kadar barış dönemi yaşanmıştır. Bu başarıların altında yapılan ıslahatlar, özellikle humbaracı ocağının etkisi vardır. Avusturya ve Rusya veraset savaşları ve yedi yıl savaşları ile uğraşmıştır.
1740 kapitülasyonları (I. Mahmut Dönemi)
Fransa Belgrat antlaşmaları sırasında Osmanlı’ya yardımcı olmuştu, buna karşılık Kanuni döneminde Fransa’ya verilen kapitülasyonlar sürekli hale getirildi.
1768-1774 Osmanlı Rus Savaşı (III. Mustafa Dönemi)
Belgrat antlaşmalarından sonra Rusya il barış dönemi yaşamıştı.ancak Ruslar Osmanlı aleyhine faaliyetlere devam ediyorlardı.Rusya’nın Lehistan'ın iç işlerine karışması Osmanlı Rus savaşlarının başlamasına neden oldu. Osmanlı
ordusu uzun zamandır savaşmıyordu beş kolan saldırıya geçen Ruslar Osmanlıyı ağır bir yenilgiye uğrattı. Kafkasya, Gürcistan, Ukrayna ve Baserebya’yı işgale başladılar. Yaş, Bükreş Rusların eline geçti. Rus ordusu Kırım’a girdi.1770 yılında İngilizlerinde desteğini alarak Cebeli Tarık boğazından geçen Rus donanması Akdeniz’e girdi. Rus donanması Osmanlı donanmasını yaktı(Çeşme Baskını) Mora'da ki Rumları kışkırttı.Ancak isyan bastırıldı. Rusların bu başarıları Avusturya ve  Prusya’yı telaşlandırdı. Kendi aralarında bir antlaşma yaparak Lehistan’ı paylaştılar. Osmanlıyla Rusya arasında arabuluculuk yaparak
Küçük Kaynarca   Antlaşması imzalandı.-1774-
Maddeleri:
1-Kırıma bağımsızlık verilecek. Kırım sadece dini açıdan Osmanlı halifesine  bağlı olacak
2- Kerç, Dinyeper Yenikale arasındaki Kılburun kalesi ile Azak kalesi etrafındaki arazi Rusya’ya verilecek.
3-Rusya'nın savaş sırasında işgal ettiği Eflak, Boğdan, Baserabya, Akdeniz deki Rusların işgal ettikleri adalar Osmanlıya iade edilecek, Fakat buna karşılık:
 Bu yerlerde genel af ilan edilecek
 Buralarda halka din ve mezhep özgürlüğü tanınacak
 Belli bir süre buradaki halktan vergi alınmayacak
 Arzu eden halk istediği yere göç edecek
 Rus Hıristiyanları kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilecek
4-Rus gemileri Osmanlı limanlarından yararlanabilecek İngiltere ve Fransa'ya verilmiş olan kapitülasyonlar Rusya yada verilecek.
5-Rusya gerekli gördüğü yerlerde konsolosluk açabilecek.
6-Rusya Osmanlı topraklarında Ortodokslarla, Eflak Boğdan beylerinin  haklarını koruya bilecek.
7-üç taksin ile ödemek şartıyla Osmanlı Rusya’ya 15.000 kese altın savaş tazminatı ödeyecekti.
  Önemi:
1-İlk defa bir Müslüman arazisi kaybedildi.
2-Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıktı.
3-Rusya’ya kapitülasyonlar verildi.
4-Rusya altıncı maddeye dayanarak Osmanlı iç işlerine karışmaya başladı.
5-Osmanlı ilk kez savaş tazminatı verdi.
6-Osmanlı devleti ilk kez halifelikten yararlanmaya çalışmıştır.
Aynalıkavak Tehkihnamesi  -1779- (I. Abdülhamit Dönemi)
Küçük Kaynarca antlaşmasından sonra Rusya Kırım’ın iç işlerine karışmayacağını ilan etmişti. Ancak Rus taraftarı olan Şahin Giray’ın Kırım tahtına çıkmasını sağlamıştır.Osmanlı devleti III. Selim Giray’ı Kırım
hanı ilan etti ve savaş hazırlılarına girişti.Halk Şahin Giray’a isyan etti.Rus ordusu Kırım’a girdi.Osmanlı Rus savaşı üzerine Fransa’nın arabuluculuğu ile Aynalıkavak tehkihnamesi imzalandı.
maddeleri:
1-Ruslar Kırım’dan askerini çekecek.
2-Osmanlı devleti Şahin  Giray’ın hanlığını tanıtacak.
Bu antlaşmaya rağmen halkın Şahin Giray’a isyan etmesi üzerine Rus ordusu Kırım’a girdi(1783). İsyan bastırıldı. Bir oldu bitti ile Kırım Rusya’nın vilayeti haline getirildi.
Osmanlı-Rus Ve Avusturya Savaşları (1787-1792) (I. Abdülhamit Dönemi-III. Selim Dönemi)
Aynalıkavak tekihnamesine rağmen Rusların kırımı işgal etmesi üzerine Osmanlı Rus savaşları başladı.Avusturya Rusya’nın yanınsa savaşa girdi.Ruslar Ozi kalesini alarak halkını kılıçtan geçirdi.baseberya işgal edildi,bu sırada Prusya’nın ve İsveç’in Osmanlı yanında savaş girmek istemesi, Fransız ihtilalinin ortaya çıkması üzerine Avusturya ile Ziştovi antlaşması imzalandı (1791). (III. Selim Dönemi)
Maddeleri:
1-Avusturya Osmanlıdan aldığı yerleri geri verecek.
2-Orsava ve Unna nehirleri arasında kalan arazi Avusturya’ya bırakılacak.
3-devam eden Osmanlı Rus savaşında Avusturya Rusya’ya yardım etmeyecek.
Önemi:ilk kez Avusturya ile Osmanlı arasında sınır kavramı ortaya çıktı.tek başına kalan Rusya barış istemek zorunda kaldı.
Rusya’yla Yaş antlaşması imzalandı.-1792- (III. Selim Dönemi)
Maddeleri:
1-Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu onaylandı.                                    
2-Ozi kalesi Buğ ve Dinyester ırmakları arasındaki arazi Rusya’ya bırakıldı.Dinyester ırmağı sınır kabul edildi.
3-Doğu Anadolu’da Rusların işgal ettiği bölgeler boşaltılacak.
önemi:
Kırım’ın Rus toprağı olduğu kabul edilmiştir.Osmanlı devleti kaybettiği toprakları geri alma ümidini kaybetmiştir. Gerileme dönemi bitmiş dağılma dönemi başlamıştır.
OSMANLI FRANSIZ İLİŞKİLERİ
Napolyon’un Mısır Seferi (1798)
Sebepleri:
1-Yedi yıl savaşları sonrasında Fransızların sömürgelerini İngiltere’ye bırakmak zorunda kalması.
2-Fransa’nın İngiltere’yi zor durumu düşürmek amacıyla sömürge yolunu kapatmak istemesi
3-Yeni sömürgeler elde etmek istemesi.
4-Napolyon’un Fransa’dan uzaklaştırılmak istenmesi.
5-Akdeniz’in kontrol altına alınmak istemesi.
6-Dağılmakta olan Osmanlı’dan pay alma düşüncesi
Bu sebeplerden ötürü Napolyon 38.000 kişilik bir ordu ile önce Malta’yı almış daha sonrada İskenderiye limanına çıkarak Mısırlı kölemenlerle piramitler savaşını yapıp galip gelmiştir.İngiltere ve Rusya Osmanlının yanında yer aldı.İngiliz donanması, Fransız donanmasını Abakır’da  yaktı.Rus donanması boğazları geçerek Akdeniz’e çıktı. Karada güçlenmek isteyen Napolyon Gazze ve Yafa’yı alarak Akka kalesini kuşattı. Cezzar Ahmet paşa komutasındaki nizam-ı cedid askerleri Fransızları yenilgiye uğrattı.Fransızlarla El Ariş antlaşması imzalandı.
Maddeleri:
1-Fransa mısırı boşaltacak.
2-Mısır’da ki Fransız askerleri İngiliz gemileri ile taşınacak.
3-savaştan önceki sınırlara dönülecek.
Sonuçları:
1. Fransa’nın Akdeniz’deki gücü sona erdi. Akdeniz’deki güç İngiltere’ye geçti.
2. Ruslar ilk kez boğazlardan geçtiler.
3. Osmanlı toprakları ve denizleri uluslararası tartışma konusu oldu.(özellikle boğazlar)
4. Osmanlı devletinin topraklarını koruyamayacak duruma geldiği görülmüştür.
XVIII.YY ISLAHATLARI
Lale Devri(1718-1730)
Pasarofça antlaşması ile başlayıp Patrona Halil isyanı ile sona eren dönemdir.Devrin padişahı III.Ahmet sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır.
1-Avrupa’ya ilk kez geçici elçiler gönderildi.
2-1727 de Müslümanlar matbaayı kullanmaya başladılar. (Gayrimüslimler Osmanlıda ilk kez 1450 yılında matbaa açmıştır.) İlk basılan evrak Van kulu Lügatıdır. İlk Türk matbaası Sait Mehmet Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından açılmıştır.
3-Yalova’da kağıt fabrikası kuruldu.
4-Yeniçerilerden oluşan itfaiye teşkilatım kuruldu 1720. (Tulumbacılar)
5-İstanbul’da kumaş ve çini fabrikası kuruldu.
6-Doğu klasikleri Türkçe’ye çevrildi.
7-ilk kez çiçek aşısı uygulandı.
8-Kütüphaneler açıldı. (En önemlileri III. Ahmet tarafından Topkapı sarayında açılan Enderun kütüphanesi ile Yeni cami kütüphanesidir.)
9-Her tarafta köşkler saraylar bahçeler yaptırıldı.
   Damat İbrahim Paşanın İran seferine çıkmayı reddetmesi üzerine Patronu Halil isyanı çıktı (1730).Sonucunda III.Ahmet tahtan indirildi.Sadrazam öldürüldü, saraylar tahrip edildi.Dönem sona erdi.
Lale devrinde ilk kez Avrupa usulünde yenilikler yapıldı.
                  I.Mahmut Dönemi Islahatları(1730-1754)
          Önemli Siyasi Olayları:
      a)- 1736-1739 Osmanlı-Rus+Avusturya Savaşları sonucunda BELGRAT Antlaşması imzalandı.
      b)- 1740 Yılında Fransızlara verilen Kapitülasyonlar sürekli hale getirildi.
      c)- 1746 yılında İran'la Kasr-ı Şirin Antlaşmasındaki sınırları kabul eden antlaşma imzalandı.
Islahatlar:
Bu dönemde Fransa’dan gelen Kont do Bonnevale Müslüman olarak Ahmet paşa adını almıştır Ahmet paşa tarafından topçu ocağı ıslahatları yapılmış humbaracı ocağı kurulmuştur.Kara mühendisanesi (Hendesehane) kuruldu (1734).Orduda yapılabilecek ıslahatlarla ilgili risaleler hazırlandı. Osmanlı orduları bölük, tabur, alay sistemine göre düzenlendi. Bu ıslahatlar sayesinde 1736-1739 Osmanlı- Avusturya+Rusya savaşlarında başarı sağlandı.
        III.Mustafa Dönemi Islahatları(1757-1774)
                   Önemli Siyasi Olayları:
III.Mustafa döneminde Lehistan meselesi yüzünden 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı yapıldı. Savaş Osmanlı Devleti için felaketle sonuçlandı. III. Mustafa kederinden öldü.(1774)
Islahatlar:
Sadrazam  Koca Ragıp Paşa ve Baron Dö Tott tarafından tophane ve topçu ocağı düzenlendi.Tersanelerde ıslahatlar yapıldı.Deniz mühendis hanesi kuruldu.Maliye düzeltilmeye çalışıldı. Temeli iç borçlanmaya dayanan Esham Sistemi getirildi. Fransızca’dan matematik ve astronomi ile ilgili tercümeler yapıldı.
                 I.Abdülhamit Dönemi Islahatları
     Önemli Siyasi Olayları:
      a)- Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı.(1774)
      b)- 1783'de Ruslar Kırım'ı işgal etti.
      c)- 1787-1792 Osmanlı-Rus+Avusturya savaşı başladı. 1789'da ölümüyle yerine III.Selim geçti.
     Islahatlar:
Sadrazam Halil  Hamit Paşa ve Cezayirli Gazi hasan paşa tarafından ıslahatlar yapıldı. Yeniçeri sayımı yapıldı.Ulufe alım satımı yasaklandı. Lağımcı ve humbaracı ocakları düzenlendi.Sürat topçusu ocağı kuruldu. Denizcilik alanında düzenlemeler yapıldı ( Levent teşkilatı kaldırıldı). İstihkam okulu açıldı. Yerli malı kullanımı teşvik edildi.
              III.Selim Dönemi Islahatları (1789-1807)
       Önemli Siyasi Olayları:
      a)- Başa geçtiğinde Osmanlı Devletiyle Rusya+Avusturya savaşı devam ediyordu.(1787-1792)
      b)- 1789'da Fransız ihtilali çıktı.
      c)- Bunun üzerine Avusturya 1791'de savaştan çekilerek Ziştovi Antlaşmasını imzaladı.
      d)- Tek başına kalan Rusya da 1792'de YAŞ antlaşmasını imzaladı.
      e)- Napolyon 1798'de Mısır'ı işgal etti. Nizamı Cedit Fransız ordusunu Akka'da yendi. Fransızlar
          Mısır'dan çekildi.
      f)- Fransız ihtilalinin etkileri Osmanlı Devletinde görülmeye başlandı. 1804'de Sırp İsyanı çıktı.
      g)- 1806-1812 Osmanlı Rus Savaşı başladı.
      h)- 1807'de Kabakçı Mustafa Olayı ile tahttan indirildi.
              Islahatlar:
Bu dönemin ıslahatlarına Nizam-ı Cedit (yeni düzen) adı verilir
1-Yapılacak ıslahatlar için raporlar hazırlandı.
2-Avrupa tarzında Nizam-ı Cedit ordusu kuruldu.Bu ordunu ihtiyacını karşılamak için İrad-ı Cedit isimli hazine oluşturuldu. Hesaplarını tutmak için İrad-ı cedit defterdarlığı oluşturuldu.
3-Avrupa’nın büyük şehirlerine sürekli elçiler gönderildi.(Paris, Londra, Viyana, Berlin Büyükelçilik bir çok şehirde elçilikler)
4.Kara ve deniz mühendis haneleri modernleştirildi.
5-Fransa ve İsveç’ten öğretmen askerler getirildi.
6-Fransızca devletin resmi yabancı dil oldu.
7-Üsküdar’da Dârü’t-tıbbaati’l-âmire adıyla resmi devlet matbaası kuruldu.
8-Yerli malı kullanımı teşvik edildi.
Kabakçı Mustafa isyanı ile tahtan indirilip daha sonra öldürüldü.
XVIII: yy Islahatlarının Genel Özellikleri
1-Avrupa’nın üstünlüğü kabul edilmiş o yönde ıslahatlar yapılmıştır.
2-Özellikle askeri alanda ıslahatlar yapılmıştır, bunun sebebi savaşlarda galip gelme düşüncesidir.
3-Kişilere bağlı kalmıştır.
4-Islahatlar tam olarak başarılı olamasa da çöküşü gecikmiştir.
5-Mimaride Rokoko - Barok tarzı Osmanlıya gelmiştir.
6-Teknik eğitime önem verilmiştir.
7-Yeniçeri ocağı sebebiyle inkılaplar başarıya ulaşamamıştır.
 




































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder